Siz Kocatepe Camii'ni Ne Sanıyorsunuz?


Siz Kocatepe Camii'ni Ne Sanıyorsunuz?

Siz Kocatepe Camii'ni Ne Sanıyorsunuz?

 

Ankara hakkında konuşurken adını geçirmeden edemeyeceğimiz bir kişidir bence Vedat Dalokay. “Hitit Güneşi, Türk Hilali” yazımda kendisinden belediye başkanı olarak bahsetmiştim. 1973 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nden Ankara Belediye Başkanlığı’na seçilmesiyle ve 4 yıl başkenti yönetmesiyle tanıyoruz daha çok kendisini. Oldukça renkli bir kişiliği olduğunu kabul etmek lazım. Ankara'nın bugünkü silüetinden bahsedeceksek Vedat Dalokay'ı tanımamız gerekecek.

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun olmuş Vedat Dalokay. Paris'te de eğitim almış. Eskişehir Porsuk Oteli yarışmasını kazanmış, Türkiye'ye dönmüş. Ankara Mimarlar Odası Şube Başkanlığı ve Mimarlar Odası Genel Sekreterliği görevlerinde de bulunmuş. 1973'te CHP'den Ankara Belediye Başkanı seçilmiş. Kariyeri bu şekilde özetlenebilir fakat biz Ankara'daki izlerini önemsiyoruz.

Ankara'nın en meşhur camilerinden biri kuşkusuz Kocatepe Camii. Vedat Dalokay Kocatepe Camii'nin mimarı olayazmış. 1957'de açılan yarışmayı kazanmış hatta caminin temeli bile atılmış olsa da projeden vazgeçilmiş. Ben Dalokay'ın projesini Betonstar serimizin insafına bırakmak istiyorum. Bugünkü halinin iç açıcı olduğunu söylemiyorum fakat Pakistan'daki Faysal Camii'ne bakarsanız mukayese etmeniz kolaylaşacaktır. Evet, Dalokay'ın Kocatepe Camii için hazırladığı proje daha sonra ufak değişikliklerle Faysal Camii'ne dönüşmüş. Açıkçası zamanına göre epey "ileride" bir proje olduğunu söylemek lazım. Bugünkü modern cami furyasına yön vermiş olabilir Sayın Dalokay. Hazırladığı projeden cayılmasında dönemin siyasi konjonktürünün etkili olduğu söylenir. Karşı çıkılan bir proje olmuş anlayacağınız. İyi ki de uygulanmamış Kocatepe'ye.

Vedat Dalokay, Ankara Belediye Başkanı olduktan sonra Ankara'da bugün de görebildiğimiz izler bırakmış. Esasında Belediye Başkanlığı döneminden önce de kamuya ait birçok binanın projesini çizmiş. Ankara'daki izleri daha da eski yani. Belediye Başkanlığı döneminde Altınpark, Seğmenler Parkı, Abdi İpekçi Parkı, Uydukent ve Batıkent projelerine imza atmış. Kuğulu Park bugünkü cazibesine onun döneminde yapılan düzenlemelerle kavuşmuş. Bugünkü Ankara silüetinin bazı vazgeçilmez parçalarında onun imzasını görüyoruz. Tunalı'dan yürüyerek Kuğulu'ya, Seğmenler'e gitmek denildiği zaman Ankara'ya ömründe hiç gitmeyenler bile buradaki yer isimlerini duymuş oluyor. Hepsinde de Vedat Dalokay'ın büyük izleri var. 1973-1977 yılları arasında Belediye Başkanlığı görevini sürdürmüş birinin 2025'in Ankara'sında sonraki dönemlerin başkanlarından daha büyük izleri olduğunu söylemek de yanlış olmuyor o halde. Tabii bu izlerin nasıl izler olduğu da bir başka tartışma konusu. Mesela Sıhhiye'deki Hitit Güneş Kursu Anıtı onun döneminde konmuş. Hitit Güneşi'ni belediye logosu haline getirdiğini de önceki yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. Logonun daha sonra kabul edildiği de söyleniyor fakat biz ne olursa olsun Türk Ankara'nın karşısına konulacak bir Ankara'yı kabul etmiyoruz. Dolayısıyla bahsedilen izlerin bize hangi Ankara'yı çağrıştırdığını düşünmek lazım Türk -yani İslâm üzere olan- Ankara'yı önemsiyorsak.

Saydıklarımız haricinde İstanbul Taksim Alanı, Pakistan Ulusal Anıtı, Pakistan Başbakanlık Kompleksi, Cidde İslam Kalkınma Bankası Genel Merkezi proje yarışmalarında da birinci olmuş Vedat Dalokay. Kolo ismindeki romanıyla 1980 yılında TDK Çocuk Yazını Ödülü'nü kazanan Dalokay'ın yazarlık yönünden de bahsedebiliriz. Gazetecilik sektörüne de dönemin CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit'in önerisi üzerine Ulus gazetesini satın alarak girmiş. Önceki yazımda bahsettiğim 555K olayında Cemal Süreya'nın da zikrettiği rivayete göre meşhur olayda Adnan Menderes ile başrolleri paylaşan isim Vedat Dalokay'mış. Menderes'in "Ne istiyorsunuz?" sorusu üzerine yakasına yapışmış Başvekil'in, "Hürriyet istiyoruz!" demiş. Menderes'in cevabı ise "Başbakan'ın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?" olmuş. Olaydaki kişinin Dalokay değil eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olduğu da iddia edilmiş ancak kendisi reddetmiş bu iddiaları. Bir diğer Mülkiyeli şair Sezai Karakoç'a göre ise yakaya yapışma olayı hiç yaşanmamış. Hangi rivayetin doğru olduğu bir kenara dursun, biz Vedat Dalokay'ın Ankara'daki etkisine odaklanalım. 555K olayı ile ilgili de Cemal Süreya'nın aynı ismi taşıyan bir şiiri var. Yazımı Cemal Süreya'nın mevzubahis şiirinin bir kısmıyla tamamlıyorum. Yüreksiz Bolu Beyleri'nden bahsediyor Şair. Mesele O'nun kimi kastettiği değil. Mesele Köroğlu'nun gözünden bakmak. Böylece Ankara'daki ve tüm Türkiye'deki Bolu Beyleri'nden haberimiz olabilir. Çıkıp şu dağlara yaslanabiliriz.

 

"şimdi ay doğar bulutlar arasından

kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri

hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri

cebren ve hile ile haklarımızı alan

zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçken

biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi

türküleri duyuyor musunuz nice derin

yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda

karanlığı tutuşturup bir köşesinden

geceyi gündüze çevirenlerin"

 

Salim Taha ÇIRKIN

Yorumlar:

Yorum Yazabilirsiniz.

Mail adresiniz gizli kalacaktır. Lütfen bütün alanları doldurun. *


Benzer Bloglar